İçeriğe geç

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey’in Yazısı

…Diyebiliriz ki zahmetlerden zafer çıkardık, karanlığın kovuklarından aydınlığın kollarına akınlara katılan akıncılar gibi atıldık. Kuşatmayı yardık, pusuları dağıttık, varlığımızı güçlendirdik. Ülkücü ömürler çileyi adeta azık yaptılar, çelikleşmiş iradeleriyle, çevikleşmiş ihlaslarıyla zamanın müşkülatlarına, zalimlerin zulmüne kıyasıya direndiler. Ülkücü olmanın zor, ülkücü kalmanın daha zor olduğu dönemlerde ülkü ve ülke mücadelesini şerefle yaptılar. Ülkü Ocakları; aklın, ahlakın, adanmışlığın, anıt gibi yükselen millet ve vatan sevdasının ufuk ötesini görebilen, zamanlar üstüne çıkabilen iman kaynağıdır. Bu kaynak ki, mukaddesatla buluşmanın, mukadderatla kucaklaşmanın adresi ve aidiyet kavlidir. Ülkü Ocakları hepimizin yetiştiği irfan mektebi, iffet ve irade menkıbesidir. Aynı zamanda Ülkü Ocakları şehitlerin emaneti, gazilerin göz nuru, vatan ve millet sevgisinin onur mihveridir. Ülkücü, kısaca bir ülküsü olan, bundan mülhem bir davası bulunan fazilet ve fikir sahibi mümtaz bir kişidir. Ülkü ise Türk-İslam değerlerinin Ülkücünün ruh kökünde tecelli edip kalp ve akıl ölçeğinde tezahür etmesiyle varlık bulmuştur. Ülkü ile Ülkücü arasındaki ilişki ve irtibat sürekli gelişen, sürekli zenginleşen, sürekli yenilenen çok boyutlu ve muazzam bir oluş ve olgunluk halidir. Ülkü varsa amaç vardır, arzu vardır, arayış vardır, asırları kavrayış vardır, hem geçmişe, hem bugüne, hem de geleceğe karşı ertelenemez sorumluluk bilinci var demektir. Ülküsüz beden, tıpkı ülkesiz insan, tıpkı yörüngesiz gezegen gibidir. Nefisle mücahede olmadan, hainle mücadele yapılmadan Ülkücünün ülküsüyle kaynaşması elbette mümkün değildir. Tarihte devletlerini arayan, hür ve müstakil günlerin özlemini çeken milletlerin acıklı durumu neyse, ülküsünü kaybetmiş, ülkülerini unutup mankurtlaşmış şahsiyetlerin durumu da aynıdır. Büyük hedefler büyük heyecanların, büyük heyecanlar ise büyük düşüncelerin eseridir. Tarih, henüz sığ ve sığıntı fikirlerden büyük heyecanların; cılız heyecanlardan ise büyük ülkülerin doğduğuna şahitlik etmemiş, edememiştir. Bu gerçeği hafıza kayıtlarınıza almanız, asla hatırınızdan çıkarmamanız samimi dileğimdir. Uzak hedefleri kucaklayan, hayal gibi görülen ülkülerin peşinde koşanlar ancak ve ancak gönlü, yüreği, vicdanı, ruhu, heyecanı ve şuuru büyük olan dava adamlardır. Büyük dava adamları aynı zamanda akıl kutupları, ahlak kahramanlarıdır. Ülkü Ocakları davası büyük olanların, bunun yanında gerek düşüncesiyle, gerekse de duruş ve duyuşuyla halden hale girip davasıyla büyüyenlerin iftiharı, itibarı, tarihi ifadesidir. Ülkücü sıradan bir hayatın takipçisi olamaz. Ülkücü gelip geçici heveslerin taliplisi de olmayacaktır. Kendini aşma iradesi taşımadan, bedel ödemeyi göze almadan, fikrinin ardında durma becerisi göstermeden, inançlarını savunma kararlığına sahip olmadan dava adamlığı mertebesine ulaşmak, bugüne kadar ki tecrübelerimizle söylersek, ham bir hayaldir. Niyetlerini temiz tutmayıp nefislerini gemleyemeyenlerin dava mücadelesinde nefesleri yetmez, adımları önden gidenlere yetişemez. Ülkü Ocakları, her günü sanki bir asra bedel olan yaşanmış yarım asrın müşahidi, coşkun bir ırmak gibi akıp giden yıllar içinde Türk milletinin mutena sevdalısıdır. Her Ülkü Ocaklı için şanlı mazisi gurur tablosudur. İddiayla ve inançla söylemek isterim ki; Ülkü Ocakları’ndan haydut çıkmaz, hain çıkmaz, haysiyetsiz çıkmaz, habis, harabi, hantal ve haşarı emeller çıkmaz, çıkmamış, çıkmayacaktır. Yanılıp yenilip aksi yönde açıklamada bulunanlar Ülkü Ocakları’nda Atsız kolu arayan cehlin faili, Ülkücüyü tanımayan, tanısa bile itiraf edemeyen köhnemişliğin figüranıdır. Ülkü Ocakları’ndan çıksa çıksa dava adamı çıkar, imanlı nesiller çıkar, şehitler çıkar, vatan için canını seve seve vermeye hazır kahramanlar çıkar, cesur yürekler, akılla bezenmiş gönüller çıkar. Ülkü Ocakları zoru görünce saklananların harcı değildir. Ülkü Ocakları, dünyevi çıkarlara boyun eğmiş kifayetsiz muhterislerin, makam ve para tutkusuna yenik düşerek kök ve kimlik mutasyonuna uğramış kibir mumyalarının hamaset sığınağı da değildir. Ülkücülük bir insan hayatının bütününü kesintisiz şekilde kapsaması gereken, ömür çizgisinin farklı dönemlerinde herhangi bir kopuş ve sapmaya bütünüyle kapalı olan bir inanç ve irfan halidir. Bu hal ki, Türk ve İslam emanetlerinin bir fikir kalıbına emek emek dökülüp zaman içinde serpilip büyümesiyle kökleşir, dahası kuvveden fiile geçer. Ülkü Ocakları fikir ve düşünce yapımızda hayat boyunca taşıyacağımız bir mensubiyet kıvancıdır. Bu kıvançtan nasibini alamayanlar için Ülkü Ocakları’nın bir gençlik macerası görülmesi, bir zaman aralığında tesadüfen bulunulmuş bir yer gibi takdimi gafillik olduğu kadar gerzekliktir. Ülkü Ocakları’nda Türk zaferlerinin ümidi, müsterih vicdanı vardır. Ülkü Ocakları’nda Türk gençliğinin umutları, imanla çarpan yürekleri hâkimdir. Çağın manevi hastalıklarına karşı yegâne çare Ülkü Ocakları’dır. Günümüzün karmaşıklaşan sorun alanlarına, sosyal dokudaki bozulmalara, toplumsal bünyedeki çözülmelere Ülkü Ocakları’nın müktesebatı, Ülkücü gençliğin asalet ve ahlaki muvaffakiyeti inanıyorum ki son verecektir. Fitnenin salgını, fikirsizliğin kokusu, faziletsizliğin korkuluğu Ülkü Ocakları’nın kapısından içeri asla giremeyecektir. Dedikodu, gıybet, tembellik, sorumsuzluk, şuursuzluk, siyasi hesaplar, sinsi planlar, hizipleşme, kutuplaşma, aile ve çevreyle uyumsuzluk Ülkü Ocaklı her kardeşime tamamen uzak ve yabancıdır. Kaldı ki olması gereken kesinlikle de budur. Hem kendinizi yetiştireceksiniz, hem de ülke ve milletiniz için dertlenip çıkış yolları arayacaksınız. Hem hayatın içinde aktif bir şekilde varlığınızı göstereceksiniz, hem de davanızın ve şahsiyetinizin vakarını titizlikle muhafaza edeceksiniz. 

Ülkü Ocaklı kardeşlerimin,

İnsanımıza hürmet ve riayet eden saygın bir karakter ve kişilik vasfına, Ahlaki temizlikle perçinlenmiş dürüst, sade, gösterişten uzak, ancak mücadelesinde kararlı bir hayat çizgisine, Çağı, çağın imkânlarını, hadiselerin seyrini, küresel ve bölgesel gelişmelerin çetrefilleşen yapısını analiz edip Türkçe yorumlayan bir fikri enginliğe, bir zihni derinliğe, Eğitim hayatını aksatmayan, öğrenmeye ara vermeyen, öz değerlerimizle beslenen, sürekli okuma ve araştırma çabasıyla feyizlenen bir idrak ve ilim seviyesine, Nereden gelip nereye gittiğimizi anlamaya ve anlamlandırmaya kafa yoran, tarihsel ve kültürel kökümüzle bütünleşmiş aydınlanmış bir çalışma ve çalışkanlık seciyesine, Algı oyunlarına, anarşik tuzaklara, sosyal medya komplolarına dikkat eden zeka ve sezgi düzeyine, Duygu ve inançlarımızı istismar eden karanlık odaklara direnç ve uyanıklık gösteren vicdan ve feraset donanımına sahip olmaları başlıca istek ve beklentimdir. Efendimiz Hz.Muhammed’in buyurduğu gibi,iki günü eşit olan aldanmıştır. Ülkücü geleceğin mimarı, gelecek nesillerin mihmandarıdır. Ülkücü Türkiye ve Türk milletinin son siperidir.Ülkü Ocakları bu siperin Çanakkale savunma hattıdır.

Bunun yanında, Ötüken’den Söğüt’e, Orhun’dan Sakarya’ya, Malazgirt’ten Dumlupınar’a, kimi zaman acılarla yoğrulan çok zaman da zaferlerle süslenen geçmişimizin her sayfasının manen hatırası ve hafızasıdır. Tarih geç kalanları, geriden bakanları, geriye düşenleri asla affetmemiştir. İhmalle geçecek yılların faturası ağır olacaktır. Oyalanmaya hakkımızın olmadığı açıktır. Çok çalışmalıyız, geleceğin Türkiye’sinin hazırlığını mutlaka yapmalıyız. Dün geçti, lazım gelen dersler çıkarıldı.  Önümüze bakacağız, tehditleri okuyup kaynağında etkisiz hale getireceğiz. Bekamızı mutlaka koruyacağız. Vatanımızı ve milletimizi her türlü mülahaza ve mütalaanın üzerinde tutacağız. İnanmak başarmanın yarısıdır. Ve Ülkücü manen yükselmeye, yükseldikçe milletini yükseltmeye and içmiş inanç zirvesidir. Kendinizi küçük görmeyiniz, çünkü sizler Türk tarihi kadar büyüksünüz. Kendinizi eksik, yetersiz saymayınız, bir ülküye sahip olmak en büyük şereftir. Nitekim kaynağını Türk-İslam Ülküsünde bulmuş Türk milliyetçiliği ihanete karşı güvence, işbirlikçilere ve işgalcilere karşı aşılmaz kaledir. Merhum Başbuğumuz diyordu ki; “Buluşma yerimiz ne doğudur, ne batıdır, ne kuzeydir, ne güneydir. Buluşma yerimiz Büyük Türkiye’dir. Buluşma noktamız Türk’ün kafası, Türk’ün kalbi, Türk’ün cevher-i aslisidir.” Hiçbir Ülkücü söz konusu buluşmaya gecikmeyecek, geç kalmayacaktır. Bu itibarla ben Ülkücüyüm, davamın hizmetindeyim diyen herkes için gün buluşma günüdür, gün birleşme günüdür, gün gönül seferberliğinde ben de varım deme günüdür…

LİDER DEVLET BAHÇELİ

Bir cevap yazın