Hatalarımızı kendimize, meziyetlerimizi Ülkü Ocakları’na borçluyuz. Onun için kimse kendini dev aynalarının yanıltıcı görüntüsüne kaptırmasın. Unutulmasın ki bize anlam katan ve bizi sıradan insanlardan farklı kılan şey yalnızca Ocaklı oluşumuzdur.
Ülkücü terbiye ve ilimle yetişen bir Ülkü Ocaklı, hiçbir zaman dünyanın aldatıcı zevklerine kapılmaz. Onun için asıl olan hakikatlerin, ülkülerinin çizgisinde hareket etmektir. Bunu yaparken başkalarının kendisini anlamamasına da şaşırmaz. Çünkü yetişmiş bir Ülkücü, bu davanın lütfunun da kahrının da hoş olduğunu bilir. Zaten bu kahrın hazzına, öyle varmıştır ki korkak ve aldatıcı sesleri duymaz.
Ülkücü şuura ulaşmış bir genç için artık tek bir şey vardır: Türk birliği ideali olan Turan ve Allah ile Resul’ünün rızasını kazanmak olan İlayı Kelimatullah’tır. Bundan gayrısı boştur, bundan gayrısı hiçtir, bundan gayrısı aldatmacadır.
Peki Ülkücü nasıl yetişir? Sosyal medyadan mı? Yoksa ana haber bültenlerinde geçen siyasi güncel haberlerden mi? Hiçbirinden değil arkadaşlar. Ülkücü, asker ocağı kadar mühim ve elzem olan; baba ocağı gibi şevkatli ve kollayıcı olan Ülkü Ocaklarında yetişir. Ülkü Ocaklarında oturmayı, kalkmayı, büyüklerine saygı duymayı, Türk gelenek ve göreneklerinin ne olduğunu, Türk töresinin nasıl işlediğini ve en mühimi İslam ahlakını ve teşkilatçılığı öğrenir. Teşkilatta nasıl davranılır onu öğrenir. Teşkiat nasıl kurulur, nasıl idame ettirilir onu öğrenir. Çünkü teşkilat olmak yani belirli kurallar içinde birlik olmak, bizim için en mühimidir. Teşkilatçılığı öğrenen kimse, yarın zor koşullarda nasıl davranacağını ve bu zorluklarla nasıl mücadele edileceğini bilir. Unutulmaması gerekir ki Kurtuluş mücadelesini başlatan Kuvayı Milliyeciler de Kurtuluş Savaşını yapıp, yönetip, zafere ulaştıranlar da teşkilatcılığı bilen kimselerdir. Onun için gür bir sesle haykırabiliriz ki Türk, teşkilatsız olmaz.
Tüm bunlardan dolayı Ülkücüler olarak teşkilatımıza sahip çıkmalı ve davamızın zafere ulaşması için emin adımlarla ilerlemeliyiz. Liderimizden aldığımız emirleri sahiplenmeli ve ona göre hareket etmeliyiz. Başbuğ’umuzun dediği gibi her Ülkücüyü bir bayrak gibi aziz görmeli ve bayrağı lekelemekten uzak durmalıyız. Hepimiz mutlaka itikadımızca davamıza iman etmeli ve bu davanın Hakk olduğunu idrak etmeliyiz. Kaçanlardan olmamalıyız. Korkanlardan olmamalıyız. Dönenlerden olmamalıyız. Sinsi planlara kanmamalıyız ve ne olursa olsun bu davayı satanlardan olmamalıyız.
Allah, Türk’ü korusun ve yüceltsin.
Hakan KÜSMÜŞ
İskenderun Ülkü Ocakları Eğitim- Türk Dünyası Birim Yöneticisi